ERZİNCAN
YÜZÖLÇÜMÜ: 11.974 km²
NÜFUS: 215.277 (2011)
İL TRAFİK NO: 24
İLÇELER: Erzincan (merkez), Çayırlı, İliç, Kemah, Kemaliye, Refahiye, Tercan, Üzümlü.
İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Erzincan Ilıcası ve Ekşisu, Erzincan, Kemah, Şirinli Kaleleri, Koyun Biçimli Mezar Anıtları, Taşdibi, Meryem Ana, İsa Voriç ve Vank Kiliseleri, Gülabi Bey Camisi, Tugay Hatun, Melik Gazi, Behram Şah, Gülcü Baba ve Mama Hatun Kümbetleri, Bey, Çadırcı, Gülabi Bey Hamamları, Mama Hatun Kervansarayı, Kötür Köprüsü.
İl Kültür Müdürlüğü
Tel: (446) 214 30 79
Faks: (446) 214 80 22
Kültür Merkezleri
Opera, bale, tiyatro gibi etkinliklere yönelik 550 kişilik Salon
Sergi Salonu
Kütüphane
150 kişilik Sinema Salonu
Sanat İşlikleri
Yazışma Adresi: Kültür Merkezi Müdürlüğü
Atatürk Mah. 126. Sok. No:1 – Erzincan
Tel: (446) 223 55 38
Faks: (446) 214 80 22
Müze
Erzincan Müzesi
Adres: Hükümet Cad. No:56 – Erzincan
Tel: (446) 214 80 21
Önemli Günler
Mahalli Kutlama Günleri:
Atatürk’ün Erzincan’a Gelişi
Erzincan
1 Temmuz
Festivaller:
Bal Festivali
Refahiye
5-6 Ağustos
Panayırlar:
Kuzu Kırkımı
Koçgar (Kemah)
2 Ağustos
Kurtuluş Günleri:
Erzincan’ın Kurtuluşu
Erzincan
13 Şubat
GENEL BİLGİLER
Doğu Anadolu Bölgesi’nde Fırat’ın yukarı kısmında yer alan Erzincan, Anadolu’nun en eski kültür merkezlerinden birisidir. Tarihi ipek yolu güzergahında yer alan kent Hitit, Urartu, Med, Pers, Hellen, Roma egemenliğinde kalmış, Malazgirt Zaferinden sonra Türk ve Osmanlı hakimiyetine geçmiştir. Erzincan kültürel zenginliği kadar doğal güzellikleri, coğrafyası, mutfağı ve alışveriş olanakları ile tam bir turizm cennetidir.
İLÇELER:
Erzincan ilinin ilçeleri; Çayırlı, İliç, Kemah, Kemaliye, Otlukbeli, Refatiye, Trecan ve Üzümlü’dür.
Müzeler ve
Erzincan Müzesi
Adres: Hükümet Cad. No:56 – Erzincan
Tel: (446) 214 80 21
Örenyerleri
Altıntepe: Şehir merkezine 15 km. uzaklıkta, Erzincan-Erzurum karayolunun 100 m. kuzeyinde yer almaktadır. Günümüze kadar ulaşabilmiş en sağlam Urartu şehirlerinden birisidir. 1959 yılında yapılan bilimsel kazı ve araştırmalarda iç içe iki kale duvarı ile korunan tapınak – saray kompleksi, mezarlar, konutlar ve çok sayıda arkeolojik eserler ortaya çıkarılmıştır.
Höyükte bulunan ve MÖ. 8. yüzyıla ait eserler arasında, fildişi ve madeni eşyalar, miğfer ve kalkanlar, seramikler ve duvar resimleri bulunmaktadır. Çivi yazılı tunç eşyada, kral adları bulunmuştur. Urartu sanatının parlak dönemine ait yüksek düzeyli eserler Ankara Anadolu
Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir. Altıntepe buluntularında tanrı, insan, hayvan figür ve motifleri önemli yer tutmaktadır. Altıntepe kalıntıları, tapınak-saray kompleksi, sütunlu kabul salonu, açık hava tapınağı, üç adet mezar ve depo binasından oluşmaktadır.
Kaleler
Kemah Kalesi: Anadolu’nun en eski ve tabii kalelerinden biri olan Kemah Kalesinin kuruluşu, Hitit-Urartu dönemine kadar uzanmaktadır. Sarp kayalar üzerinde kurulu olan Kalenin, iç içe iki yapısı olup, çevresi surlarla çevrilidir.
Mağaralar
Buz Mağaraları: Kemah ilçesinin Ayranpınar köyündedir. Mağaranın içinde büyük buz kütleleri ve buzların oluşturduğu sarkıt ve dikitler bulunmaktadır.
Ala Mağarası: Kemaliye ilçesinin kuzeydoğusunda bulunan mağaranın içinde dehliz ve kanallar bulunmaktadır.
Köroğlu Mağarası: Refahiye ilçesinin Altköy mevkiinde bulunan mağaraya taş merdivenlerle çıkılmaktadır.
NE YENİR?
Yöre mutfağı yemek türleri bakımından zengindir. Bunların çoğunluğunu hamur işleri oluşturur. Eşgili, kesme çorba (un çorbası) yaprak sarma başlıca yemek türleridir. Ayrıca su böreği ve özellikle kete ve tatlılar çokça tüketilen hamur işleridir.
NE ALINIR?
El bakırcılığı (semaver, tepsi, biblo, duvar tabağı, şekerlik, vazo gibi anı ve süs eşyası), halı dokumacılığı Erzincan’dan alınabilecek özgün hediyelik eşyalardır.
Erzincan tava leblebisi ile Erzincan Tulum Peynirinin Erzincan’da yapılacak alışverişlerde alınması tavsiye edilir.
YAPMADAN DÖNME
Altıntepe şehir kalıntılarını gezmeden,
Mama Hatun Kervansarayını, Terzi Baba Türbesini ve Kemah Kalesini görmeden,
Erzincan Girlevik Şelalesinin karşısında de alabalık yemeden,
Esentepe’den şehrin görünümü izlenmeden,
Ekşisu mesire alanında kaynağından maden suyu içip, doğal jakuziye girmeden,
Erzincan bakır el sanatları ve Erzincan tava leblebisi ile Erzincan Tulum Peyniri almadan
…Dönmeyin.
TARİHİ
Anadolu’da M.Ö. 1050- 1180 tarihleri arasında Hattuşaş’ı merkez yaparak büyük bir imparatorluk kuran Hitit’ler yakın doğuyu egemenlikleri altına almışlardır. Şüphesiz ki Erzincan’da Hititler’in yönetimi altında idi. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda Hititlere ait çeşitli eserler ortaya çıkarılmıştır. Erzincan ve yöresinde Hititler’e ait bir yerleşim merkezine rastlanmamışsa da, bu yörenin Hitit egemenliği altında kaldığından da hiç şüphe yoktur.
Doğu Anadolu’da kurulan ilkçağ devletlerinden biri de Urartular’dır. M.Ö.900 yıllarında kurulan bu devlet Van’ı (Tuspa) başkent yapmış, sınırlarını Hazar Denizinden Malatya‘ya, kuzeyde Erzurum-Erzincan’dan güneyde Halep-Musul’a kadar genişletmiştir.
Erzincan yakınlarında Altıntepe’de Prof Dr. Tahsin ÖZGÜÇ tarafından yapılan kazıda (1953) Urartular’a ait bir çok eser çıkarılmış, bu yörenin Urartu egemenliği altında kaldığı kanıtlanmıştır.
Çeşitli saldırılara maruz kalan Urartu şehirleri, teker teker tahrip edilirken Medler’in Anadolu’yu istilası sırasında M.Ö. 600 yıllarında tamamen ortadan kaldırılmıştır. Erzincan ve yöresi, Urartular’ı yenerek Anadolu’yu istilaya başlayan Med’lerin (M.Ö. 612) eline geçti. Med Krallığı’nın Kyaksar döneminde Lidyalılar’la yapılan savaşlar, muhtemelen Erzincan ve civarında cereyan etmiştir. Bu yöreler M.Ö.550 tarihlerinde Persler’in eline geçmiştir.
Hititler’in Anadolu’yu istila ettikleri sırada, İran yaylasını da Persler ele geçirdiler. Persler’in yükselişi daha çok Ciroz (550-530), Kampis (530-520) dönemlerine raslar. Bu dönemde Erzincan ve çevresinde Persler’in eline geçer. Persler’den sonra Anadolu Makendonyalılar’ın eline geçmiştir.
Roma ordusu M.Ö.70 tarihinde Doğu Anadolu’yu ele geçirmeye başlıyarak Elazığ yöresindeki Safen (Harput) Kralığı’nı yıktıktan sonra, Tigran Ordusunu da yenilgiye uğratmıştır. Bu sırada (M.Ö. 68) Pontuslular da Erzincan yörelerinde Roma üstünlüğüne son vermişlerdir. İran ile Bizans arasında sürekli savaşlara sahne olan Erzincan ve yöresi, en son Bizans imparatoru Heraklius tarafından 629 tarihinde yenilgiye uğratılan İran’dan geri alındı.
Halife Hz. Osman (644-656) zamanında Habib bin Mesleme 35/655 senesinde Erzincan ve yöresini ele geçirerek, bu bölgeyi tamamen Müslümanların yönetimine kattı. Erzincan ve yöresi Abbasiler döneminde de çeşitli saldırılara maruz kaldı. Halife Mütevekkil Alallah (847-861) döneminde Malatya Valisi Ömer bin Abdullah, Arapgir, Eğin, Kemah, Erzincan ve Trabzon kentlerini Bizanslılar’dan geri aldı. (859) Böylece Erzincan tekrar Arapların hakimiyetine geçti.
Türklerin Anadolu’ya akınlar yaptığını daha önce belirtmiştik. Fakat, Türklerin Anadolu’yu vatan edinmeleri genel kanaate göre Malazgirt (1071) zaferinden sonradır. Malazgirt zaferi kazanılınca Alparslan, Karasu ve Çatlı nehirleri vadilerinin fethine Mengücek Ahmet Gazi’yi görevlendirmiştir.
Alparslan’ın komutanlarından olan Mengücek Ahmet Gazi, Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar yörelerini hakimiyeti altına aldı. Kemah’ı merkez yaptı. Ahmet Gazi’nin ölümü üzerine (1114) yerine oğlu İshak Bey geçti. Bu beyliği uzun süre yöneten İshak Bey ölünce (1124) yerine Melih Mahmut geçti. İshak Beyin oğulları onu tanımayınca, Mengücek devleti parçalandı. Kemah Melih Mahmut’a Erzincan Davut Şah’a, Divriği’de Süleyman Şah’a düştü. Davut şah’ın öldürülmesi üzerine (1151) Erzincan’a 13 yıl Süleyman Şah’a sahip olmuş; Davut Şah’ın oğlu Fahrettin Behram Şah (1165) yılında babasının tahtında oturunca, Mengücek Beyliği tekrar güçlenmiştir. Fahrettin Behram Şah, Kılıçarslan’ın damadı olması da göz önünde bulundurulursa, Mengücek Selçuklu münasebeti daha iyi anlaşılır.
Behram Şah zamanında, Erzincan çok ilerlemiş, ticaret ve sanayi gelişmiştir. Zelzeleler sebebi ile o dönem ait eserler maalesef günümüze ulaşmamıştır. Behram Şah 1225 tarihinde Erzincan’da ölmüş, aşağı Urla (Ula) köyünde defnedilmiştir.
Behram Şah ölünce yerine oğlu Davut Şah geçti. 1228 tarihinde Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat Erzincan ve Kemah’ı işgal ederek Mengücek Beyliğine son verdi. Alaaddin Keykubat ile Celalettin Harzem Şah arasında Erzincan yakınlarında, Yassı-Çemen denilen yerde 1230 tarihinde savaş oldu ve Celalettin Harzem Şah yenildi. Alaattin Keykubat’ın ölümü (1237) üzerine, yerine oğlu II. Gıyasettin Keyhüsrev geçti. Onun zamanında devlet Moğolların istilasına uğradı. 1240 tarihinde Erzurum’u işgal eden Moğollar Erzincan’ı geçerek 1243 tarihinde Kösedağ savaşında Anadolu Selçuklu Devletini hezimete uğrattı. Böylece Erzincan ve yöresi İlhanlıların eline geçti. İlhanlılar yöreyi beylerle (Vali) yönettiler. Timur-Taş Bey Mısır’a kaçarken yerine Alaaddin Eretna’yi bıraktı.
Timur-Taş’ın Mısır’a sığınmasından sonra valiliğe gelen Alaaddin Eretna ilhanlı hükümdarı Ebu Sait Bahadır Han’ın ölümü (1335) üzerine İlhanlılarla olan bağını keserek görünüşte Celayırlı Hükümdarı Büyük Şeyh Hasan Han’a bağlı kalarak bağımsızlığını ilan etti.
Bir ara Çoban Oğulları Hükümdarı Küçük Şeyh Hasan, Erzincan ve yöresi kendi beyliğine kattıysa da 1338’de Memluk Sultan Nasreddin Muhammed’in yardımı ile Erzincan ve yöresi Küçük Şeyh Hasan’dan kurtuldu. Erzincan bu beylik döneminde de el değişmiştir. Alaaddin Eratna 1352’de öldükten sonra yerine oğlu Gıyasettin Mehmet getirildi. Çıkan anlaşmazlıklar sonunda Erzincan bağımsız olarak, Burak Bey’e bırakıldı. Sırası ile Ahi Ayna Bey (öl. 1362), Pir Hüseyin (öl. 1379), Mutahhareten Bey yönetimi ele aldı. Mutahhareten döneminde, Kadı Burhanettin Erzincan’a ve yöresine birkaç kez saldırı düzenledi. Bu saldırılar Akkoyunlu Hükümdarı Kutlu Bey’in yardımı ile atlatıldı.
Bu dönemde Erzincan üzerinde Akkoyunlular’ın etkisini görmekteyiz.
Erzincan Emiri Mutahhareten’in Timur’a bağlanması Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt’ı kızdırmıştı. Beyazıt da Erzincan’ı muhasara etti.(1401) Fakat çok geçmeden Ankara Savaşı patlak verince, yöre tekrar Timur’un eline geçti.(1402)
Yörede Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar Osmanlılar etkili olamadılar. 1419’da 1. Mehmet zamanında Karakoyunlu Beyi Kara Yusuf Erzincan’ı zapt etti Pir Ömer’i vali tayin etti.
1455’de de, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Erzincan’ı aldı. Kaleyi yeniden onardı. Yöre Fatih ile Uzun Hasan arasında çıkan Otlukbeli savaşına kadar (11 Ağustos 1473) Akkoyunların elinden kaldı.
Bu savaştan sonra Osmanlıların denetimine geçti.
1502 tarihinde Safevi tahtına gecen Şah İsmail Erzincan’ı karargah yapmıştı. Anadolu’yu eline geçirmek isteyen Safeviler’e Yavuz Sultan Selim 23 Ağustos 1514’te Çaldıran Savaşıy’la dur deyince, Erzincan tekrar Osmanlılar’ın yönetimine geçti.
Kanuni Sultan Süleyman 1534‘te Tebriz Seferi, 1540’da İran Seferi sırasında Erzincan’a uğramıştır.
Birinci dünya savaşından 11 Temmuz 1916 tarihinde Ruslar tarafından şehir işgal edilmiş, bunu fırsat bilen ayrılıkçı Ermeniler’de silahlı birlikler oluşturarak faaliyete geçmişlerdir. 18 Aralık 1917 de Sovyet hükümeti ile yapılan Erzincan Mütarekesi ile 11 Ocak 1918 de rus askerleri bölgeden çekilmiş ancak, ermeni çeteleribir çok kanlı olaya neden olmuştur. Kazım Kara Bekir komutasındaki askeri birlikler 13 Şubat 1918 de Erzincan’ı 22 Şubat 1918 de Tercan’ı ermeni silahlı güçlerinden kurtarmışlardır. Kurtuluş savaşında ve hareketli geçen Cumhuriyetin ilk yıllarında Erzincan halkı Büyük Atatürk’ün yanında olmuştur.
Kentin adının “Eriza” veya “Aziriz” kelimelerinden geldiği, ilk önce “Erziricin” daha sonrada bugün ifade edildiği şekilde “Erzincan” a dönüştüğü rivayet edilmektedir.
1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ili olan Erzincan, 1939’da şiddetli depreme maruz kalmış, şehir harabeye dönmüştür. Şehirde taş taş üstünde kalmamış, onbinlerce insan hayatını kaybetmiştir. Depremden sonra demiryolundan yukarı yeni bir şehir inşaatına başlanarak bugünkü Erzincan şehri meydana getirilmiştir.
Kültür ve Turizm
Erzincan, Doğu Anadolu Bölgesinde tarihi İpek Yolu üzerinde kurulmuş önemli bir yerleşim yeridir. Tunç Çağından beri yerleşim yeri olduğu tespit edilen Erzincan’da; Urartu, Med, Pers, Hellen, Roma, Bizans, Selçuklu, ve Osmanlı medeniyetlerinin izlerini görmek mümkündür.
Bu gün özellikle Urartu-Hitit döneminden kalan şehir kalıntıları, kaleler, Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan camiler, çeşmeler, köprüler, kervansaraylar ilin kültürel yapısına ışık tutmaktadır.
Erzincan, kültürel yapısı yanında turizm için doğal güzellikleri ile de önem taşımaktadır. Yaylaları, dağları, akarsuları, gölleri ve doğal ormanları yörenin doğal güzelliğine renk katmaktadır. Bu doğa ortamı Erzincan’da bir takım sporların yapılmasına da imkan sağlamıştır. Munzur Dağlarındaki doğal göllere ve yaylara yürüyüş, Fırat’ta rafting , yamaç paraşütü, kampçılık, kaya tırmanışı, kano sporu, camel trophy, Tercan ve Erzincan barajlarında su kayağı ve kış sporları gibi doğal sporların yanında cirit sporu da Erzincan’da başarı ile sürdürülmektedir.
İlin kültür varlıkları, spor ve doğal güzellikleri turizm potansiyelini oluşturmaktadır. Etrafında dağları, ortasında bağları ve şehircilik alanında örnek uygulamaları ile görülmeye değer güzelliktedir. Bu doğal güzelliği sosyal, kültürel ve endüstriyel tesislerle de süslemek Erzincan’ı daha da ileriye götürecektir.
Doğal Kaynaklar
İl, coğrafi yapısı itibariyle genel olarak kış sporları, su sporları ve doğal güzellikleri olan mesire alanları ile de turizm için çok yönlü özellikler taşımaktadır.
Erzincan kış turizmi için uygun iklim özelliklerine sahiptir. Dağ sporlarının yapılacağı 3.500 metre yüksekliğinde dağlar bulunmaktadır. Erzincan Baraj Gölü ve Tercan Baraj Gölünde su sporları yapılmaktadır. Karasu Nehrinde rafting, Küçük Çakırman Köyünde yamaç paraşütü, Esence Yedi Göllerde doğa yürüyüşü ve dağ bisikleti , kaya tırmanışı, kayak, dağ kampları, şelale buzul tırmanışı,cirit ve camel trophy diğer turizm aktivitelerini oluşturmaktadır.
İlin turizm potansiyelleri çeşitli turizm kullanımları açısından bakıldığında çeşitlilik göstermektedir. Doğal mesire alanları, Girlevik Şelalesi, Bayırbağ-Değirmen önü, Pahnik Çayı ve çevresi Karakaya-Çermik, Ekşisu, Beytahtı,Mecidiye, Tercan ve Erzincan Baraj Gölü çevresi, Kemah Soğuksular gibi mesire alanları doğal güzellikleri oluşturmaktadır.
Tarihi eserlerden Tercan Mama hatun Kervansarayı ve Türbesi, Kemah Kalesi ve Sultan Melik Türbesi, Altıntepe Urartu kalıntısı, Erzincan Kalesi, tarihi hamamlar önem taşımaktadır
Yaylalar
Dumanlı Yaylası, Refahiye ilçe merkezinin hemen üzerinden başlayıp , güneye doğru uzanan bir alan içerisindedir. Çam ormanlarıyla kaplıdır. Doğal güzelliği, temiz havası, bol soğuk su kaynakları, av hayvanları ve kamp imkanları ile yaz ve kış turizmine açıktır. Ayrıca; Esence Yedigöller, Ergan Dağı üzerinde Melenkoç Yaylası, Bayırbağ Çamlık ve Soğanlı Yaylaları bulunmaktadır. Her yıl Esence Dağı ve Yedigöllere dağ tırmanışı yapılmaktadır. Bayırbağ Tekçam yaylasına yürüyüş ve kamp, Yaylabaşı Ardıçlı gölü mevkiinde yürüyüş ve kaya tırmanışı ve tüm izcilik faaliyetleri yapılmaktadır.
Su Kaynakları
Erzincan ili su kaynakları bakımından son derece zengindir. Fırat’ın en önemli iki kolundan biri olan Karasu nehri, Erzincan arazisini diyagonal olarak Kuzey Doğudan Güney Batıya doğru keser ve kuzeydeki Keşiş dağları ile Güneyindeki Munzur Dağlarını bir çizgiyle birbirinden ayırır. İlin doğu ucundaki Tercan vadisinde, Keşiş dağlarından aşağıya akan Çayırlı çayı, Erzincan vadisinde Mercan, Kom, Pahnik, Sürperen ve Çardaklı çayları, Fırat’ın Karasu kolunu besleyen önemli çaylardır.
Erzincan’ da bulunan göller; Çayırlı ilçesi içinde bulunan Yedigöller Aygır gölü, Kemaliye ilçesindeki Kadı gölü ile Munzur gölü, Erzincan Baraj Gölü ve Tercan Baraj gölüdür. İlin su kaynakları, dağ zirveleri ve gölleri açısından bu denli zengin olması rafting su sporları, yamaç paraşütü ve kayak turizmini içine alan zengin bir kış ve dağ turizmi potansiyelinin oluşmasına neden olmaktadır.
Son yılların en çok ilgi gören alternatif doğa sporu olan rafting için değişken fakat her mevsim yeterli debisi ile ve farklı rapitleri ile Fırat nehri en uygun özellikleri taşımaktadır. Nisan ve mayıs aylarında Avrupanın en zor parkurlarından birini oluşturan Fırat, tamamen doğal ortamda tabiatla mücadele zevkini en yüksek düzeyde yaşamayı tercih edenler için eşsiz bir olanak sağlar. 6 ve 10 kişilik raftlar ve tüm emniyet ekipmanı deneyimli rehberler eşliğinde gerçekleştirilen turlar doğa tutkunlarının ilgisini çekmektedir.
Rafting ve kano parkuruna ulaşım kolay olup, Erzurum-Erzincan karayolu üzerindedir. Erzincan İl merkezine 40 km mesafede Fırat nehrinin bir kolu olan Karasu üzerinde, Sansa deresinde rafting sporu yapılmaktadır.
Erzincan havaalanına 10 dakikalık mesafede, Fırat nehri üzerindeki Erzincan Göyne Barajı, Mertekli Gölü ve Tercan Baraj Gölü, bu spor için amatör ve profesyonel standartlarda ideal durgun su ortamlarıdır. Bu sularda olta, ağ (serpme) balık avcılığı yapılmaktadır.
Fauna
Erzincan ili, av kaynakları ve av türü bakımından zengindir. İlin uygun iklim özellikleri ve doğal ortamları alabalık, yaban keçisi, ayı, domuz, porsuk, sansar, su samuru, tavşan, keklik, yaban ördeği gibi av hayvanlarının yaşamasını sağlamaktadır.
Kemah, Kemaliye ve Refahiye ilçelerinde dağ keçisi, porsuk, ayı, vaşak, yaban domuzu, yaban ördeği, ve çulluk; Keşiş ve Munzur sıradağları, Karadağ, Kemah ilçesinin Alp Bucağı, Tercan ve Kemaliye ilçesinin Karasu vadisi çevresinde dağ keçisi, karaca, ayı, porsuk, vaşak; ayrıca ilin her yöresinde de keklik ve tavşan avlanabilmektedir. Karasunun özellikle Kemah ilçesinden, Kemaliye ilçesine kadar olan kesiminde büyük balıklara rastlanmaktadır.
Mağaralar
Kemah ilçesinin Ayranpınar köyünde bulunan buz mağaraları, kışın sıcak, yazın soğuk olma özelliğini taşımakta ve soğuk hava deposu olarak kullanılmaktadır. Mağaranın içinde büyük buz kütleleri ve buzların oluşturduğu sarkıt ve dikitler bulunmaktadır. Buz mağaralarında, ilçe köylerin peynir, yağ gibi gıda maddeleri muhafaza edilmektedir.
Erzincan’da halk tarafından bilinen ve bilimsel kaynaklarda ismi geçen bir çok mağara vardır. Ancak bu irili ufaklı mağaralar hakkında bir araştırma yapılmamıştır. Halk tarafından bilinen birçok mağara hakkında hiçbir bilgi yoktur. Gerek halktan gerekse kaynaklardan ismen bilinen mağaralar; Tercan ilçesinde Üçpınar ve Çadırkaya Mağaraları, Çayırlı ilçesinde Verimli, Çilli göl, Saraycık ve Yazıkaya Mağaraları, Kemah ilçesinde Özdamar, Çamlı yayla, Buz, Boğaziçi, ve Yahşiler Mağaraları, Kemaliye ilçesinde Ala, Üvür, Aslanoba, Tosun, Meryem Ana, Kekikpınar, Deliktaş ve Çat Mağaraları, İliç ilçesinde Bostal ve Bozyayla mağaraları ile merkez ilçede Kılıçkaya mağarasıdır.
İl genelinde tespit edilen mağara 25 adettir. Ancak bu mağaralara ulaşım, dağlık bölgelerde bulunmaları nedeni ile oldukça zordur. Yukarıda adı geçen mağaralar içinde bulundukları köy adları ile bilinmektedir. Bu mağaraların gerekli tespit ve inceleme çalışmaları yapılıp, turizm açısından potansiyel olabilecekler değerlendirilmelidir.
Refahiye ilçesinin Altköy mevkiinde bulunan mağaraya taş merdivenlerle çıkılmaktadır. Mağaranın içinde kesilmiş taşlardan oturma bankları vardır. Mağaranın içinde bulunan izlerin Köroğlunun atının izleri olduğu söylenmektedir.
Çağlayanlar
Girlevik Şelalesi; Erzincan ilinin güneydoğusunda, merkeze yaklaşık 30 km. uzaklıkta bulunan Çağlayan mevkiindedir. Şelale, Çağlayan Beldesine 3 km. uzaklıkta Girlevik köyündedir. Şelale Erzincan’ın en güzel yerlerinden biridir. Doğal güzellikleri, bitki örtüsü, suyu, dinlenme açısından önemli bir mesire yeridir. Şelalenin suyu, Kalecik Köyüne 1 km. uzaklıkta sarp kayalar içinden ve 9 ayrı yerden kaynar, yeşillik bir dere yatağını takip ederek şelaleye ulaşır. Şelalenin yüksekliği 30-40 m. civarında ve 3 kademeli ve yöreye özgü taştan oluşmaktadır. Şelalenin çevresi ağaçlıktır, özellikle yaz aylarında mesire yeri olarak büyük ilgi görmektedir. Kışın şelale suyun donmasıyla oluşan sarkıtlardan buzul tırmanışı, yazın soğuk sularında serinleme imkanı vardır.
Aygır Gölü; Keşiş Dağı üzerinde bulunan göl tabiat güzelliği yanı sıra, kırater gölü özelliğine sahip olan piknik ve dinlenme yeridir.
Kadı Gölü; Kemaliye ilçesinde yer alır küçüktür. Göl çeşitli efsanelere de konu olmuştur.
Ayrıca Çayırlı ilçesinde, Yedigöller ve Kemah Beşikli Köyünde Ardos Gölü bulunmaktadır.
Erzincan kaplıcası ve doğal jakuzisi; Ekşisu yakınında, şehir merkezine 12 km. uzaklıktadır. 33 derecelik ısıya sahip kaplıca suyu romatizma, cilt, damar sertliği ve kalp rahatsızlığına iyi gelmektedir. Kaplıca, 12 adet kapalı havuzu ile hizmet vermektedir. Ayrıca kaplıcada , doğal jakuzi havuzu vardır.
Kültürel Kaynaklar
Erzincan zengin kültürel kaynaklara sahiptir. Yapılan arkeolojik kazılarda M.Ö.8. yüzyıla ait fildişi ve madeni eşyalara rastlanmıştır. Yörede hüküm süren Hitit, Urartu, Med, Pers, Hellen, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Medeniyetlerinin izlerine rastlamak mümkündür. Altıntepe ören yerinde yapılan bilimsel kazılarda elde edilen tarihi eserler bunun bir kanıtıdır.
Erzincan’da meydana gelen şiddetli depremler ve savaşlar tarihi eserlerin bir çoğunu tahrip etmiştir. Varlıkların günümüze kadar sürdüren tarihi eserlerin birçoğu da harap durumdadır. Erzincan merkezinde ve ilçelerinde bugüne kadar 104 eser tescil edilerek koruma altına alınmıştır. İlde yüzey araştırma çalışmaları devam etmektedir. Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Alpaslan Ceyhan ve ekibi tarafından ilimizde bir yüzey araştırması çalışması başlatılmıştır. Bu proje kapsamında Erzincan’ ın ve bölgenin tarihine ışık tutacak yeni bulgular elde edilmektedir.
Sit Alanları
İlde bulunan sit alanları, Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü tarafından tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Sit alanları içinde en önemlisi Altıntepe ören yeridir. Altıntepe, Erzincan-Erzurum karayolu üzerinde ve il merkezine 15 km. uzaklıktadır. Altıntepe, Urartu çağının bölgedeki en önemli yerleşim alanıdır. Tapınak, saray, kabul salonu mezarlar, depo binalarıyla arkeolojik değerini hala korumaktadır.
Altıntepe ören yerinde Prof. Dr. Tahsin Özgüç başkanlığında 1959 yılında bilimsel kazı yapılmıştır. Bu kazıda çok değerli eserler bulunmuştur. Bu eserler bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir.
Erzincanda toplam 26 adet sit alanı tescil edilmiş olup; bunlardan 20 adedi arkeolojik, 1 adedi kentsel, 3 adedi tarihi ve 2 adedi doğal sit alanıdır.
Taşınmaz Kültür Varlıkları
Tarihi yerleşim alanlarındaki mimari anıtlar, Taşınmaz Kültür Varlığı olarak tanımlanmaktadırlar. Çoğu sanat değeri taşıyan ve günümüze kadar ulaşabilen bu yapılar arasında; camiler, kiliseler, surlar, saraylar, hamamlar, hanlar, türbeler, kümbetler, köprüler, çeşmeler, konaklar, evler, kaleler, yer almaktadır. Kemah Kalesi, Mama Hatun Kervan Sarayı ve Türbesi, Sultan Melih Türbesi, Gülabibey Camii en önemlileridir.
Kültürel Donanım
Müzeler
Erzincan ilinde Kültür Bakanlığına bağlı hizmete açık bir müze yoktur. Yapımı tamamlanan 75.Yıl Kültür Merkezi binası içerisinde müze bölümleri de yer almaktadır. Kapalı müze bölümünde bir takım çalışmalar yapılarak müze hizmete hazır hale getirilmiştir.
Yöreden temin edilen etnografik ve arkeolojik eserler açık hava müze bölümünde teşhir edilmektedir. Müzede görevli uzman personel bulunmayışı, bu alandaki çalışmaları zora sokmaktadır. İl’e ait bazı eserler güvenlik açısından Erzurum Müze Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Müze hizmete girdiğinde bu eserler tekrar geri getirilerek sergilenecektir.
Müzenin hizmete açılabilmesi için çalışmalar sürdürülmektedir. Tescil, tespit ve envanter çalışmaları da devam etmektedir.
Kemaliye İlçesi Ocak Köyünde özel bir müze bulunmaktadır. Ali Gürer Özel Müzesi adını taşıyan bu özel müzede 337 eser sergilenmektedir.
Galeri ( Sergi) Salonu
75.Yıl Kültür Merkezi kompleksi içerisinde 140 m² büyüklüğünde bir sergi salonu yer almaktadır. Yine aynı bina içerisinde resim ve heykel atölyeleri de bulunmaktadır. Sergi salonunda zaman zaman kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından resim sergisi, fotoğraf sergisi, el sanatları sergileri açılmaktadır.
Halkın plastik sanatlara olan ilgisini artırmak, sanat zevk ve kültürünü geliştirmek için resim kursları, el sanatı kursları açılmaktadır. Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğünde görevli uzman personel bulunmamaktadır. Amatör olarak çalışma yapan kişiler eserlerini sergilemektedir.
Kültür Merkezi ve Tiyatrolar
75.Yıl Kültür Merkezi binası 1998 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. Kültür Merkezinin kullanım alanı yaklaşık 11.000 m²’dir. Kültür Merkezi içerisinde 475 koltuk kapasiteli çok amaçlı bir salon, 150 kişilik küçük salon, bale salonu, açık ve kapalı müze bölümleri, sergi salonu, kitap satış mağazası, kütüphane, kurs salonları, atölyeler, misafirhane ve idari odalar bulunmaktadır.
Bazı birimler tam kurulmadığından Kültür Merkezi aktif olarak hizmet verememektedir. Sosyal ve kültürel gelişmeye temel teşkil edecek böyle bir yatırımın aktif olarak kullanılması için çalışmalar sürdürülmektedir.
75. Yıl Kültür Merkezi tiyatro salonu ve yan mekanları yerleşik tiyatro kurulmasına elverişli olarak yapılmıştır. Erzurum ve Sivas illerinde Kültür Bakanlığına bağlı Devlet Tiyatroları bulunduğundan, Erzincan’ da devlet tiyatrosu kurulamamıştır. Devlet tiyatroları turne düzenleyerek hazırladıkları oyunları Erzincan’ da sahnelemektedir. İlde kurulan amatör tiyatro gruplarına gerekli kolaylık gösterilmektedir.
Kültür Merkezi tiyatro salonunun fiziki yapısı, tiyatro grupları tarafından beğenilmektedir. Bu durum daha çok turne düzenlenmesine neden olmaktadır. Tiyatro salonunda, tiyatronun yanı sıra konferanslar, açık oturumlar, konserler, anma ve kutlama günleri de düzenlenmektedir
Sinema: Kültür Merkezi bodrum katında bulunan 150 koltuk kapasiteli salon 1998 yılında sinema salonu olarak işletilmek üzere Kültür Bakanlığının hazırladığı bir protokol ve onay çerçevesinde İI Özel İdare Müdürlüğüne tahsis edilmiş, İl Özel İdare Müdürlüğünde Köylere Hizmet Götürme Birliği vasıtasıyla anılan salonu sinema salonu olarak işletilmek üzere E-TUR Ltd. şirketine vermiştir. E-TUR şirketi söz konusu salonu 1998 yılının Ocak ayından beri sinema-ESİN adı altında işletmektedir.
Erzincan’ın önemli alışveriş merkezlerinden olan ERMERKEZ bünyesinde açılmış bulunan sinema ile Erzincan halkına hizmet vermektedir. Her iki sinemada kültür ve sanat filmleri gösterilmektendir. Bu durum ailelerin büyük ilgisini çekmektedir.
Kütüphaneler :Merkez, ilçe ve beldelerde Kültür Bakanlığına bağlı toplam 16 halk kütüphanesi hizmet vermektedir. Bazı belde ve ilçe halk kütüphanelerindeki personel ihtiyacı yerel yönetimler tarafından karşılanmaktadır.
2001 yılı, yıl sonu itibariyle kütüphanelerdeki kitap ve okuyucu sayısı aşağıya çıkartılmıştır.
Turizm Sektörü ve Turistik İşletmeler
Erzincan tarihi olarak; turizm potansiyeli açısından zengin bir durumda olması gerekirken büyük depremlere maruz kalması nedeniyle tarihi eserlerin çoğu harap olmuş, ayakta kalabilenler ise hasar görmüştür.
Yöresel özellik taşıyan dinlenme ve gezi yerleri bulunmakla birlikte turizm standartlarına uygun sosyal tesisler çok sınırlıdır. Turistik işletmelerin en önemlisi 1988 yılında kış turizmine yönelik olarak işletmeye açılan Yıldırım Akbulut Kayak Tesisleridir.
İlde 2 adet turizm işletme belgeli tesis bulunmaktadır. Bu tesislerin yatak kapasitesi 188’dir. Belediye belgeli tesislerin yatak kapasitesi ise 651’dir.
İlde Turizmin Gelişmesi ve Çeşitlendirilmesi İçin Yapılan Etkinlikler
Turlar: Erzincan ili Türkiye’de turizm güzergahları üzerinde yer almaktadır. İle en yakın geçen tur güzergahı ise Trabzon’dan güneye ve daha sonra doğuya yönelen güzergahtır. Bu güzergah; Karadeniz sahillerinden gelip Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Erzurum buradan da Güneydoğu Anadolu bölgesine devam etmektedir.
Asya ülkelerini Avrupa’ya bağlayan demir yolu ve karayolu Erzincan ilinden geçmektedir. İl ulaşım açısından oldukça elverişli konumdadır. Doğu Anadolu bölge bağlantısını sağlayan E-80 Karayolu ilden geçer. Ülkemizin batı bölümü ile Karadeniz bölgesinin de Doğu Anadolu ile bağlantısı yine Erzincan üzerinden sağlanmaktadır. Erzincan ulaşım açısından kavşak noktası durumundadır.
Erzincan’da bir haftalık tur programı :
Erzurum’a uçak ile inen gruplar, önce Tercan’da orta çağ Türk Dönemine ait Mama Hatun Türbe ve Kervansarayını ziyaret ettikten sonra, Otlukbeli krater gölüne gidecekler, buradan Tercan baraj gölüne geçerek su sporları yapacak ve izleyecekler.
Sansa boğazında hızla akan Fırat’ta rafting, Bayırbağ ve Çakırman çağlayanında yüzme ve ırmaklarda gezinti. Ekşisu kaplıcasındaki doğal jakuzide banyo.
Erzincan baraj gölünde su kayağı, Ergan dağına binek atlarıyla çıkış, gece dağda uyku tulumlarıyla geceleme.
Refahiye Dumanlı ormanlarında gezi, alabalık ziyafeti ve gece ormanda konaklama.
Yamaç paraşütüyle uçuş, Kemah’ta Beşikli Gölünü ziyaret, tarihi yer gezileri, İliç ilçesinde mola .
Kemaliye’de kanyon ve çağlayan gezisi, şehirdeki otantik evlerin ve köylerin gezilmesi, Kırkgöze mesire yerinde yemek,Kemaliye’deki otelde geceleme. Ertesi gün uçakla geri dönüş.
El Sanatları
Ülkemizin bir çok ilinde olduğu gibi Erzincan’ da da bazı el sanatları geleneksel olarak sürdürüle gelmiştir. İhram dokuma, kilim dokuma, dövme bakırcılık gibi geçmişte önemli ekonomik fonksiyonu olan bazı el sanatları ürünleri, günümüzde kitlesel üretime dayanan sanayi ürünlerine yerine bıraktığından, talep azalmış ve üretim durma noktasına gelmiştir. Ancak iyi bir tanıtım ve yapılacak ham madde ve üretim tekniği değişiklikleri ile bu gibi el sanatlarının geliştirilmesi mümkündür.
El sanatı ürünlere olan talep, iyi bir üretim ve pazarlama organizasyonu ile artırılarak Erzincan için önemli bir gelir ve istihdam imkanı sağlanabilir.
Geleneksel olarak yürütülen ve yaygın bir sektör olan el sanatları çeşitlilik göstermektedir. Ülkemizin her bölgesinde olduğu gibi Erzincan’ da da geleneksel olarak sürdürülen şayak, kilim dokumacılığı, ehram dokumacılığı, halı dokumacılığı, dövme bakırcılık, çulhacılık, kalaycılık, kunduracılık, oymacılık, sepetçilik, şal basmacılığı ve bunlar içerisinde önemli yer tutan bakır işlemeciliği el sanatları mevcuttur. Geçmişte önemli ekonomik fonksiyonları olan ancak, tekniğin ilerlemesiyle üretimi daha ucuz ve daha kolay olan kitlesel üretime bıraktığından, üretimi azalan yada kaybolmaya yüz tutmuş büyük ekonomik faaliyetlerdir.
1960’lı yıllarda Erzincan’ da ortaya çıkan bakır işlemeciliği ise sektörel bazda inanılmaz bir gelişme sağlamış, Erzincan, bakır işlemeciliğinde Türkiye’ de merkez haline gelmiş, ancak daha sonra eski parlak dönemini yitirmiştir.
Geleneksel tarzda üretilen çeşitli araç-gereç ve ticari malları içine alan el sanatları, başta bakırcılık olmak üzere, dokumacılık (şayak dokuma, şal basmacılığı, çulhacılık, keçe basma, ehram dokuma, kilim dokuma, halı dokuma), kalaycılık, kunduracılık, demircilik, sepetçilik, oymacılık, iğne oyacılığı gibi çeşitliliği içine alan geniş alanı kapsamaktadır.
Erzincan’da mevcut el sanatları; bakır işlemeciliği, dövme bakırcılık, ehram dokumacılığı, kilim dokumacılığı, iğne-boncuk oyacılığı, Eğin (Kemaliye) halısı dokumacılığıdır.
Bakır İşlemeciliği : Erzincan’da bakır el sanatlarının başlangıcı çok eskiye dayanmaktadır. Dövme bakırcılık çok eski bir meslek olmasına rağmen, bakır işlemeciliğinin başlangıcı 1955-1960 yılları arasıdır. Bu yıllarda Erzincan’da çeyiz eşyaları satan birkaç esnafın dükkan vitrinlerinde bakır hamam tası, sabunluk bulunmakta iken hamam taslarının iyi satıldığı görülünce bunların seri imalatına başlanmıştır. Daha sonraki yıllarda bakırcılığın cazip hale gelmesiyle turistik bakır süs eşyalarının üretimine başlanmıştır.
Çaydanlık, semaver, sürahi, vazo, tepsi, çay-kahve-zemzem takımları vs. süs kulanım eşyaları yapılmakta olup, bakırın boyanması ve işlenmesi ile yurt içi ve yurt dışına pazarlanması sağlanmıştır.
1955-1960 yılları arasında küçük atölyelerde işleme bakırcılığın başlaması ile Erzincan el sanatlarında cazibe merkezi olmuş ve 1970’li yıllarda bakırcılık altın çağını yaşamıştır.
Yüzlerce ailenin geçim kaynağı olan bakırcılık sanatının parlak çağı fazla uzun sürmemiş yok olma durumuna gelmiştir. Ticari yönden parlak dönemi ise 1980-1985 yılları arasındadır. Ancak bu dönemdeki fazla sürüm ve fazla kazanma hırsı bakır işlemeciliğinin sanat değerini en alt seviyeye indirmiştir. Önceleri “Tekli” kalemle işlenen bakır, daha sonra makinelerle işlenmeye başlanmıştır. Bilgisiz kişilerin sektöre girmesiyle bilinçsizce ve sanat değeri olmayan bakır işleri üretilmeye başlanmış ve bundan da bakırcılık sanatı büyük ölçüde talep yetersizliği ile karşılaşmıştır.
Üretimin yüzde 10’u yurt içinde, özellikle Ege ve Akdeniz Bölgeleri’ne, yüzde 90’ı ise yurt dışında A.B.D., İtalya, Finlandiya, Japonya, Almanya, Fransa gibi ülkelere pazarlanıyordu.
Sanat değeri azaldığından önce yurt dışı, daha sonra da yurt içi pazarlar gün geçtikçe zayıfladı. Bu işten gelir sağlayanlar kendi sanatlarına kendileri değer vermeyerek başkalarının değer vermesini beklediler. Bugün bu bilince varan birkaç bakır işletmecisinin sabır ve üstün gayretleriyle Erzincan’ da bakır işlemeciliği azda olsa yapılmaktadır.
Yapılan araştırmalara göre bu gün Erzincan’ da faaliyet gösteren yaklaşık 8-10 mağazada işleme bakır ve turistik bakır eşya satılmaktadır. Bakır işlemeciliğinde çalışan 40-50 civarında işçi bulunmaktadır. Halen tam kapasite ile çalışma imkanı bulunmayan 3 atölyede turistik bakır ürünleri üretilmektedir.
Bakır, Pirinç, Alüminyum ve Gümüş Plaka Kabartma Sanatı : Son yıllarda Erzincan’ da yapılan çalışmalarla rölyef sanatının el sanatları içinde önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. İl Kültür Müdürlüğü tarafından üç dönem, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nce bir dönem açılan kurslarla Erzincan’ da kabartma (rölyef) sanatında 150 kursiyer yetiştirilmiştir. Bu sanatta yetişen kursiyerler yapmış oldukları duvar tabloları ve ev süs eşyalarını Erzincan’da ve Türkiye çapında pazarlama imkanları bulmuşlardır.
İşlenilen bakır, pirinç, alüminyum ve gümüş plaka gibi hammadde yönünden herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Gerekli malzemelerin (gümüş plaka hariç) fazla pahalı olmaması nedeniyle bu sanat genişleme imkanı bulmuş hatta okullarda iş eğitimi derslerinde yapılır hale gelmiştir.
Dövme Bakırcılık : Dövme bakırcılık Erzincan’ da var olan en eski sanatlardandır. Ancak bakıra alternatif olan alüminyum, çelik, emaye, naylon gibi maddelerle yapılan ev ve mutfak eşyalarının piyasaya sunulması nedeniyle bakır eşyaya olan talep azalmıştır. Talebin az olması, pazar imkanının yitirilmesi, sanatı devam ettirecek çırak yetiştirilmemesi gibi nedenlerle geçmişte önemli bir ekonomik potansiyele sahip olan bakırcılık sanatı kaybolmaya yüz tutmuştur.
-Kilimcilik ve Cecim Dokumacılığı : Kilimcilik Erzincan’ da tarihi çok eskilere dayanan bir el sanatıdır. Genellikle Kemah, Refahiye, Kemaliye ilçelerinde dokunduğu görülür. Erzincan genelinde halen kaç tezgah da kilim ve cecim dokunduğu kesin sayılarla tespit edilememekle birlikte Kemah, Refahiye ve köylerinde halen kök boyalı kilim ve cecim dokunduğu bilinmektedir.
Son yıllarda kamu kuruluşlarının girişimleriyle kilimciliğin geliştirilmesi için bir çok girişimlerde bulunulmuş ancak kursiyer bulma açısından zorluklar yaşandığı için başarıya ulaşılamamıştır.
Kız Meslek Lisesi’nde ve Halk Eğitim Merkezi’nde bulunan kilim tezgahlarında ve Geçit Beldesi’nde açılan kursta 100 civarında kursiyer kilim dokumacılığını öğrenmiş ancak bazı ekonomik nedenlerden dolayı bu iş devam ettirilememiştir.
Ehramcılık : Ehram (ihram) Erzincan, Erzurum, Bayburt yörelerine has, kadınların örtünme amacıyla elbise üzerine aldıkları ince yün iplikten el tezgahlarında örülen bir örtüdür ve mahalli bir özellik taşımaktadır.
Ehram yaklaşık 30 sene öncesine kadar Erzincan merkezinde ve ilçelerde yaygın olarak kullanılmakta, buna paralel olarak da mahalle aralarındaki çulhacılarda veya evlerdeki el tezgahlarında bolca dokunmakta idi. Her genç kızın çeyizinde mutlaka en az bir ehram bulunurdu. Bu gelenek halen, Üzümlü, Çayırlı, Otlukbeli, Tercan İlçeleri’nde ve bazı merkez köylerde devam etmektedir.
Bayanların değişen teknolojiye ve çağın giysilerine önem vermesi ve manto, pardösü, şal gibi giysileri tercih etmeleri nedeniyle ehram ve ehramcılık eski önemini yitirmiştir.
Mermer Hediyelik ve Turistik Süs Eşyası :Erzincan’da çıkarılan veya diğer illerden getirtilen mermer blokları, il merkezinde bulunan mermer fabrikasında işlenerek çeşitli ebatlarda ve çeşitli kalınlıklarda plakalar üretilmektedir. Mermer fabrikasının istihdama ve ilin ekonomisine katkı sağladığı bilinmektedir.
Mevcut olan mermer potansiyelinden hediyelik ve turistik süs eşyası üretilerek yeni istihdam alanları kazanmak ve ekonomiye katkı sağlamak mümkündür.
Eğin (Kemaliye) Halısı Üretimi : Tarımsal alanda yaşayan nüfusa ek gelir sağlamak ve onların boş işgücünü değerlendirmek amacıyla Erzincan’da halıcılığa da önem verilmiştir.
1972-1975 yılları arasında Çayırlı ilçesi Bölükova ve Ortaköy, Kemah ilçesi Kerer ve Doğanbeyli köyleri, İliç ilçesi Boyalık, Refahiye ilçesi Pınaryolu köylerinde halıcılık kursları açılmıştır. Bu kurslarda 115 kursiyer yetişmiştir.
Kemaliye İlçesi “Eğin Halısı” adıyla ün yapmış ve ilçede halıcılık köylere kadar yayılmıştır. Yabancı ülke fuarlarında derece alan Eğin Halısı Kemaliye Kaymakamlığı’nın çalışmaları ve Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulu’nun girişimleriyle ekonomik anlamda yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Kemaliye Kaymakamlığı’nın gayretleri ile Kemaliye Apçaağa köyünde 5 adet tezgah kurulmuş olup, Isparta’dan getirilen iplerle bayanlara yönelik eğitim ve öğretim yapılmaktadır.
Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulu’nda ise; 1. sınıfta 26 öğrenci, 2. sınıfta 28 öğrenci 8 tezgahta halıcılık eğitimi görmektedir.
Şenlikler – Özel Günler
Erzincan’da anılan ve kutlanan kurtuluş günleri, anma günleri, festivaller, mevsimlik bayramlar yerli turizmin gelişmesinde etkili olmaktadır. İlde bu kapsamda yapılan etkinlikler aşağıya çıkarılmıştır. Bu tür etkinliklerin geliştirilmesi faydalı olacaktır.
Kurtuluş Günleri
1-Erzincan’ın Kurtuluşu 13 Şubat
2-Tercan’ın Kurtuluşu 17 Şubat
3-Çayırlı’nın Kurtuluşu 19 Şubat
Anma ve Kutlama Günleri
1-Atatürk’ün Erzincan’a Gelişi -1 Temmuz
2-Şeyh Hasan Babayı Anma Töreni – 1 Eylül
Festival
1-Refahiye Bal Festivali – Eylül’ün ilk Haftası
2-İliç Tulum Peyniri Festivali – Ağustos’un son Haftası
3-Oğlanağa Üzüm Festivali – Eylül’ün Son Haftası
4-Ulalar Doğa Kültür ve Tulum Peyniri Festivali – Temmuzun son Haftası
Şenlikler
1-Kemah Sultan Melik Tarih , Kültür ve Spor Şenlikleri – Temmuzun ilk Haftası
2-Hıdır Abdal Sultan Şenlikleri – Ağustosun son Haftası
3-Kılıçkaya Köyü Kültür ve Dayanışma Şenlikleri – Ağustos’un Son Haftası
4-Otlukbeli Şenlikleri – Ağustos’un İkinci Haftası
5-Kemaliye Eğin Şenlikleri- Ağustos’un son Haftası
6-Munzur Melenkoç Yayla Şenlikleri – Eylül’ün İkinci Haftası
7-Gökkuşağı Kültür-Sanat Etkinlikleri – Mayıs’ın İkinci Haftası
Mevsimlik Bayramlar
1-Nevruz Bayramı – 21 Mart
2-Hıdırellez Kültür Bahar Bayramı 6 Mayıs
3-Ağaç Dikme Bayramı – Nisan’ın İkinci Bayramı Nisan’ın İkinci Haftası
Doğa Sporları
Rafting:Rafting Erzincan’da 1994 yılından itibaren Karasu (Fırat) Nehrinde yapılmaktadır. 1997‘de Munzur Fırat Doğa Sporları Derneğinin kurulması ile aktif olarak zengin malzeme ve rehber kadrosu ile hizmet vermektedir.
15 Mayıs 1999 yılında Turizm Bakanının da katkısıyla yaklaşık 100 kişilik bir sporcu gurubunun katıldığı Erzincan 2000 Rafting Festivali yapılmıştır. Özellikle Mayıs ayında 6’lık ve 5’lik rapitler oldukça fazladır. Yollarüstü-Mutu arasındaki parkurun uzunluğu 40 km.’yi bulur. Mayıs ayından sonra suların azalmasıyla Sansa-Bağlar mevkiinden (Erzincan-Erzurum karayolu 55 km.) Mutu’ya kadar 26 km.’lik bir parkur vardır. Bir tane 5’lik, 3 tane 4’lük, 5 tane 3’lük, 1 tane 2’lik rapit oluşur. Parkurun diğer bir özelliği Erzincan-Erzurum kara ve demir yolunu takip etmesidir. Bu özellik dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Treaking-Dağcılık-Kayak ve Kampçılık: Erzincan coğrafyasının ve ikliminin mükemmelliği bu sporları yapmaya çok müsaittir. ”Erzincan Munzur Fırat Doğa Sporları Derneği“ “Erzincan Dağcılık Kayakçılık ve İhtisas Kulübü” (EDKİK) tecrübeli, eğitimli dağcıları rehberleri ve kayakçıları ile bu sporları aktif olarak yapmaktadır. Yaylabaşı Ardıçlı Göl mevkii ormanlarında treaking ve kaya tırmanışı, Esence, Yedigöller, Refahiye Dumanlı ormanlarında treaking ve kampçılık, Sakaltutan Akbulut Kayak Tesisinde kayak sporu yapılmaktadır.
Su Kayağı: Tercan Baraj Göletinde (Erzincan-Erzurum Karayolu 98 km.) 1998 yılında Türkiye Su Kayağı Şampiyonası yapıldı. 1997 yılında Erzincan Munzur Fırat Doğa Sporları Derneğinin kurulması ile su kayağı etkinlikleri başlamış oldu. 1998 yılında Erzincan Göyne Baraj Göletinde yapılan Türkiye Birinciliğinde Erzincan Munzur Fırat Doğa Sporları Derneği Türkiye Şampiyonu oldu. Bu spor Tercan Baraj Göletinde yapılmakta olup; parkur uzunlukları şöyledir:
Çalmışla parkuru 1.200 m., Tuzla parkuru 3.750 m., Mertekli 1.550 m., Göyne 1.550 m., Kemaliye Keban Barajı parkur uzunluğu 2.500-3.000 m.’dır.
Yamaç Paraşütü: Termiklerin oldukça fazla olması coğrafi şartların mükemmelliği bu spor için Erzincan’ı birinci sıraya oturtmuştur. 1997 yılında başlayan bu spor 1998 de kurulan derneklerle daha hızlı bir gelişme kaydetmiştir. Yaylabaşı Munzur-Ata Doğa ve Hava Sporları Derneği yamaç paraşütü eğitim kursları açmış ve gayet başarılı olmuştur. Halen Yaylabaşı Beldesinde yurt içi ve yurt dışından gelen sporcular hem eğitim almakta hem de bu sporu yapmaktadırlar. Keşiş ve Munzur Dağları 3200-3500m bu sporun yapılmasına avantaj sağlar.
Buz Tırmanışı: Ocak, Şubat ve Mart ayının başlarında Girlevik Şelalesinin donması ile burada bu spor yapılmaktadır.
Kano: Karasu nehri, kano yapmaya elverişli olup nehrin her kesiminde yapılabilir. Munzur-Fırat Doğa Sporları Derneği akarsu kanosu sporunu aktif olarak yapmaktadır. Zorlu apitler Erzincan-Erzurum yolu 55 km.’sinde araç ile takriben 20-25 dakikalık bir yolculuktan sonra ulaşılır. Beytahtı – İliç arası bu spor için çok uygun bir parkurdur.
Camel Trophy: Tierre Del Fuega’da yapılacak olan Camel Trophy Türkiye seçmeleri 26 Mart 1998’de Erzincan’da başladı ve dört gün sürdü. Türkiye’de bu etkinliğin en uygun yeri olarak tespit edilen Erzincan, ulusal medyanın ilgisini çekmiştir.
Kürek: Erzincan Barajı ve Keban Barajı göllerinde kürek sporu yapılmaktadır.
Cirit: Geleneksel bir ata sporumuz olan cirit tescilli olarak ilk kez 1989 yılında başlamıştır. İki adet kulüp bulunmaktadır. Bunlar Erzincan Atlı İhtisas Kulübü ve 13 Şubat İhtisas Kulübüdür, renkleri siyah-kırmızıdır. Kulüblerin kuruluş amacı; Erzincan ve çevresindeki at neslinin ıslahı , binicilik ve geleneksel olarak milli günlerimizde gösteri yapmak yurt içi ve yurt dışı faaliyetlere katılmak ve sağlıklı nesiller yetiştirmektir.
Üç adet nizami ölçülerde kum ve toprak karışımı tribünlü cirit sahası (50 kişilik) mevcuttur. İki tanesi Terzibaba mevkiinde, (Erzincan-Çağlayan yolu üzeri 5 km.) bir adette şehir merkezinde Öğretmenevi üstü Geçit Belediyesi alt kısmında bulunmaktadır.
1996 yılında Doğu gurubu Şampiyonası yapılmış ve Erzincan Atlı İhtisas Spor Kulübü birinci olmuştur. Her yıl ilimizin kurtuluşu 13 Şubat günü Erzurum ve Bayburt ilinden davet edilen takımlarla ikili müsabakalar tertip edilerek cirit sporu canlı tutulmuştur.
1997-1998 yılında Ankara’da yapılan yarışmalarda Erzincan Atlı İhtisas Spor Kulübü üst üste iki kez Türkiye ikincisi olmuştur. Ayrıca kulüpler federasyon faaliyet programı içinde bulunan Ak-Yeniköy, Aydın, Ankara Türkiye Şampiyonası Trabzon, Davutlar,(Aydın), Ilgın(Konya), Yatağan(Denizli), Uşak,Selender (Manisa) Erzurum, Malatya, Bayburt, Söğüt(Bilecik) gibi illerde müsabakalar yapmış üstün başarılar elde etmişlerdir.
Kayak Tesisleri: Akbulut kayak tesisleri Erzincan-Sivas E-80 Devlet Karayolu üzerinde ve Erzincan’a 42 km mesafede olup yolu tamamen asfalttır. Akbulut Kayak Tesislerinde Alp disiplininde kayak yapılmaktadır. Kayak oteli ve tesisleri E-80 karayoluna asfalt yol ile bağlı olup , yollar yaz-kış tamamen açıktır. Otel 60 kişi kapasiteli, 100 kişilik yemek ve toplantı salonu, sporcu odaları, saunası ile her türlü konfora sahiptir. Kış ve dağ sporları ile yayla turizminde gerçek bir turizm merkezidir. Tesis bilhassa kış aylarında çalışmakta olup, kayak kiralaması ve kayak öğretimi yapılmaktadır. Tesisler 30.000 m² alan üzerine inşa edilmiştir. Üst istasyondan başlayan 5 adet pist mevcuttur. Dere içi pisti yüzde 50 meyilli 800 m’lik profesyoneller için, su deposu pisti 1.000 m.’lik, köy yolu pisti 2.000 m.’lik, yamaç sırtı 1.200 m.’lik ve 1.800 m.’lik karşı sırt dediğimiz profesyonel –amatör kayakçılara hitap eden pistler mevcuttur.
Teleski olarak Türkiye’nin en uzun liftlerindendir. Uzunluğu 1.026 m. alt istasyon rakımı 1.927 m. ve üst istasyon rakımı 2.155 m.’dir. Kot farkı 228 m.‘dır. Tesis 110 askı ve 110 kw ‘lık bir güçle çalışmaktadır. Aynı anda 110 kişi taşınmakta olup, saatteki taşıma kapasitesi 1.200 kişidir. Mahallinde kiralamaya müsait 100 takım kayak ski bulunmaktadır. Valilik kupası, Kurtuluş kupası, okulların yarı yıl tatil dönemlerinde il spor merkezi kayak kursu ve il birinciliği yarışmaları yapılmaktadır
Entari: Biraz bolca olan, düz elbisedir. Kollar uzun ve yaka düzdür. Günlük olarak giyi*len bu entari, belbağı denilen bir bağla bağlanır.
Üçetek: Vücuda iyice oturan, hakim yakalı bir giysidir. Ön boydan, yanlar ise bel kısmında açık olduğu için meydana gelen bu üç parçadan ismini almıştır. tahtalı, kutnu ve kadife kumaşlardan yapılır. Üzerinde krma gümüş kemer takılır.
Şalvar: Pantolonvari şalvardır. Ağ kısmı paçadan olmadığından pantolonvari denilmektedir. Üçetekle birlikte giyilir.
Başörtüleri
Ehram (İhram): İnce yün ipekten dokunur. Renkleri beyaz kahverengi ve siyahtır. üzerinde çeşitli motifler vardır.
Hindi (Yazma): Kağıtlar arasında satılan desenli ince tülbenttir. Yaşmak , fitos ve düz örtü şeklinde kullanılır, kenarları oyalıdır.
Tülbent: Beyaz ince bir örtüdür. Kenarları oyalı olup, yazma gibi kullanılır.
Namaz Örtüsü: Buyüklü ve küçüklü olmak üzere iki kısımdır. Düz olarak başa alınır, daha ziyade yaşlı kadınlar kullanır.
Pırpırlı: Kırmızı tülden yapılan bir başörtüsüdür. Kenarları boncuk oyalıdır. Üzeri pırpır denilen pul boncukla işlenir.
Ayakkabı: Yemeni ve kundura giyilir.
Aksesuarlar: Tepelik, saçlık,bilezik,kemer ve küpedir.
RAFTİNG,TREKKİNG,CLİMBİNG,PARAŞÜT,DOĞA GEZİLERİ
Yaban hayvanlarını, zengin bitki örtüsünü, ormanlarını, Munzur dağlarını, Munzur vadilerini, Munzur akarsu ve göllerini, şelalelerini, ziyaret yerlerini, çiçek çeşitlerini görmek ister misiniz?..
İnsanı büyüleyen vahşi doğanın tüm güzelliklerini yaşayacaksınız .Haftanın her gününü turlar ve spor aktiviteleriyle dolu dolu geçireceksiniz.
Katılabileceğiniz Aktiviteler
Rafting : Suların coşkun aktığı yerde heyecan ve macera dolu bir yolculuk.
Yamaç Paraşütü : 100 metreden 3000 metreye kadar olan yüksekliklerden uçuş.
Bisiklet : Engebeli dağ ve vadi yollarında yapılacak geziler.
Yüzme : Munzur çayının serin sularında ve dağ göllerinde.
Dağ Sporları : 3500 metre yükseklikteki dağlara tırmanış.
Uzun yürüyüşler : Günlük düzenlenen 4-8 saatlik yayla, vadi, şelale ve orman gezileri.
Voleybol ve Futbol : Her gün tesis içinde 17:00 – 20:00 arası.
Wandern Trekking (El değmemiş doğada uzun yürüyüşler yapmayı sevenlere)
Katılabileceğiniz Turlar
Wandern Trekking (El değmemiş doğada uzun yürüyüşler yapmayı sevenlere)
Etap 1 – Kırkmerdiven yaylası ve şelaleleri
Sabahın erken saatlerinde yola çıkılır. ELBABA Kamping’ten elbaba köyüne kadar 20 km. gidilir. Daha sonra ata binmek isteyenler at ile, yürümek isteyenler yürüyerek yola devam eder. Elbaba köyü ile Kırkmerdiven arası 5 km.’dir. Munzur dağının derinliklerinde olan Kırkmerdiven, aynı zamanda şelaleler yatağıdır. Vadi 4 büyük şelalesi ile ünlüdür. Tek dişli yaban sarmısağı burada yetişir. Ayı, keklik, dağ keçilerine burada rastlanabilir. Öğlen burada piknik yapılıp akşam tekrar kampa dönülür.
Etap 2 – Kepir Yaylası
3400 metre yükseklikte ve dağların zirvesinde yer alan Kepir yaylası yürüyüşü 6 ile 8 saat arası sürer. Bir gece (isteğe göre 2 gece) yaylada konaklanır. Kepir yaylasında 6 tane krater dağ gölleri ile mağaralar bulunmaktadır. Bol oksijen, çiçek çeşitleri, beyaz mantar, yaban hayvanlarına sıkça rastlanır. Her yaz Ovacık köylerinde yaşayanlar hayvanlarıyla beraber bu yaylaya giderler ve yaylada 3 ay boyunca kamp kurarlar.
Etap 3 – Mercan Vadisi (Erzincan – Tunceli il sınırı)
ELBABA tesislerinden 40 dakika araba ile gittikten sonra bir saat yürünür ve Mercan suyunun doğduğu yere ve göllerine gidilir. Zengin bitki örtüsüne sahiptir. Munzur Çayı gibi Mercan Çayı da Alabalığı ile meşhurdur. Ayrıca ceviz ve yaban armudu burada bulunmaktadır. Munzur balı’da burada meşhurdur. Öğlen burada piknik yapılır ve geziye devam edilir. Akşam kampa geri dönülür. Munzur dağı eteğinde doğan Mercan Vadisi 50 km.’dir. Mercan vadisi ve suyu Munzur çayında birleşir.
Etap 4 – Munzur Vadisi
Ovacık’tan başlar Tunceli ilinde Pülümür vadisi ile birleşir. Vadi boyunca Munzur suyu akar. Dünyaca meşhur kırmızı benekli alabalık burada bulunmaktadır. Vadi 59 km. uzunluğunda dağlık ve ormanlıktır. Tunceli’den Ovacık’a kadar anayol vardır. Yöre zengin bitki örtüsüne sahiptir. Burada çeşitli yaban hayvanları yaşamaktadır. Ayrıca bölgede alabalık tesileri bulunmaktadır.
Etap 5 – Gözeler (Munzur suyunun doğduğu yer)
Yaklaşık 300 metre boyunca sıralanan 40′a yakın göze, güçlü bir akarsu oluşturur. Burada piknik yapılır. Yakınındaki köyler tanıtılır. Küçük dağ tırmanışları yapılır. Akşama doğru tekrar kampa dönülür. Gözeler aynı zamanda ziyaret yeridir.
Etap 6 – İçmeler ve Kaplıcalar
Bağın Kaplıcası : Mazgirt ilçesinin Dedebağ Köyü sınırları içindedir. Kaynaktaki su sıcaklığı 39 derecedir.
Harik Kaplıcası : Nazmiye’nin sınırları içerisindedir. Kaynaktaki suyun sıcaklığı 39 derecedir. Çok sayıda ziyaretçi buraya sağlık amacıyla gelir.
Harik ve Anafartalar içmeleri bulunmaktadır.
Etap 7 – Munzur dağları
Munzur dağları 5 milyon yıl önce Anadolu’da ilk oluşan sıra dağlardır. Yüksekliği 3420 metredir. Zengin çiçek türleri bulunmaktadır. Örneğin şifalı sarmısağı, ışkın, beyaz mantar, bitki çayı çeşitleri, ters lale… Zirvede krater gölleri vardır. Yılın 12 ayı zirvede kar vardır. Aynı zamanda yaban hayvanları ve kuşlara çok sık rastlanır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder